Karadeniz, Dünya’ya açıldı artık

Yıllarca çok eski yıllardan yapılma yollarındaki uçurumlarla adını duyuran Karadeniz’de, Bir yandan Ordu-Bolaman arasındaki o bitmek bilmeyen tehlikeli virajlar, bir yanda Giresun’un Espiye ilçesinden içe kıvrılan ve korkunç uçurumlarıyla yol hikayelerinde önemli yeri olan Armelik dağı, sürekli yağışlar nedeniyle porsuk yuvası diye adlandırılan kasisli yollar artık hepsi mazide kalıyor.
Gazetelerin 3 gün sonra ulaştığı bir bölgeydi Karadeniz Bölgesi, sonra bu süre kısaltıldı havayolu ulaşımı gelişince ama karayollarında durum pek değişmediydi. Ama, 1990’lı yıllarda ANAP’ın Trabzon Milletvekili Necmettin Karaduman’ın TBMM başkanlığı ile  Mesut Yılmaz’ın Başbakanlığı, Karadenizli bakanların kurulan hükümetlerde yatırımcı bakanlıklarda görev almasıyla bu makus talih tersine çevrildi. Son olarak ta Ak parti Hükümeti’nin de ağırlığını koymasıyla belki yıllarca daha sürecek Karadeniz Sahil yolu, Sarp sınır kapısından Sinop’a kadar çift şeritli gidiş dönüşlü olarak tamamlanma aşamasına geldi.

 

Türkiye’nin en uzun tüneli, tam 3 bin 800 metre ve 3 bin 820 metre olan ve ünlü Bolaman virajlarını ortadan kaldıran Nefise Akçelik tüneli başta olmak zere 12’si tek tüp 20 tanesi iki tüplü 32  tünelin bulunduğu yolun açılması için geri sayım başladı. Zaman zaman  “karadeniz katliamı” na varan olumsuz nitelendirmelere ve çevre katliamı gibi karşı çıkışlara rağmen tamamlanmak üzere olan Karadeniz Sahil Yolu,Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın da katılımıyla 7-8 Nisan tarihlerinde düzenlenecek törenle hizmete açılacak. İşte bu açılış öncesi Karadeniz sahil yolunu bir baştan Sarp’tan Sinop’a kadar sizler için görelim istedik ve bunu yaptık. Yolculuğumuz tamamladığımızda bizdeki hisler, karadeniz’in artık sadece Dünya ile değil kendi ülkemiz ile de bütünleşeceği ve şenleneceği yönündeydi.

 

 

 

Karadeniz Sahil Yolu,Başbakan Recep Tayyip Erdoğan‘ın da katılımıyla 7-8 Nisan tarihlerinde düzenlenecek törenle hizmete açılacak. Bu yolun planlanması 4 Aralık 1983 günü 292 oy ile TBMM Meclis Başkanı  seçilen ANAP Trabzon Millevekili  Necmettin Karaduman’la başlamıştı. Öncelikle Trabzon ve çevre ilçelerinin yollarının yapımıyla başlanan yol hikayesi, nihayet düşlerinde gerçeğe dönüşmesiyle bugün artık bitiyor.

 

Bir arkadaşımla birlikte çıktık Trabzon’dan önce Sarp’a ve sarp’tan itibaren de geri dönerek Sinop’a kadar yolu tam anlamıyla gezecektik. Fakat Sarp’a direk değil de  uğraklar yaparak gidecektik. Nitekim  İlk olarak soluğu  Rize’nin İkizdere ilçesi’nde yapımı hızla süren ve bölgemiz için de termal turizmin can damarı olacak  cimil yolu üstünde bulunan ılıcaköy’deki
kaplıca’da aldık. Şimdilerde ben yazıyorum, zamanla bundan herkes söz edecek! Mükemmel bir doğa ve mükemmel bir sıcak su ile bir çekim merkezi olacak şüphesiz İkizdere..

 

Sonra Ovit dağına tırmanıyoruz ama kar yolumuzu kesiyor. Ovit dağı, Rize ile Erzurum arasındaki ulaşımın en kısa ve kestirme yolu ama kış mevsiminde bu yol kullanılamıyor. Nitekim biz de Ovit dağının eteklerinden geriye dönüyoruz.  Bu yol güzergahında Doğalgaz boru hattını döşeyen işçilerle karşılaşıyoruz. Hummalı bir çalışmayı gruplar halinde yürütüyorlardı.

 

Yolun bu bölümünde biraz nostalji yapıp İlkokul’da üçüncü sınıfta okuduğum Uzunköy (Redoz)’e çıkıyoruz. Okula gidiyoruz ama okulum kaderine terk edilmiş bir harabeye dönmüştü. Cam ve çerçeveleri olmayan okulun içine giriyoruz. Okulun tabelası yerde ve hala sağlam duruyor. Biraz hüzünleniyorum açıkçası, sonra bir fiş buluyorum. “masa” yazan fişi lime alıyorum o kadar. Dönüyoruz.

 

Sonra Kaplıcasıyla, Kaçkar dağlarıyla adından söz ettiren Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine bağlı ünlü Ayder yaylasına çıkıyoruz. Burada da kar yağışının güzelliğini yaşıyoruz. Önceleri kış mevsimlerinde kapalı olan Ayder’de Avrupa’dan gelen zengin turistlerin Heliski adını verdikleri Helikopterli kayak faaliyetlei yüzünden bir kısım tesisler açık tutuluyormuş. Bu sayede de yine kış mevsimlerinde hizmete kapalı olan Ayder kaplıcası da açıktı. Bundan böyle de her mevsimde tesislerin açık olacağını duyuyoruz. Bu da bölgemiz adına sevinilmesi gereken haberdi.




Yer yer bir metreyi aşan kar altında Ayder’in kışında bir başka güzel olduğunu bir gün sonraki kardan adam şenliklerinde yaşayarak görüyoruz. Dünya’nın gelecek şekillendirme toplantılarının yapıldığı( Dünya Ekonomik Formu toplantıları) İsviçre’nin Davos kasabasına rahatlıkla alternatif olabilecek Ayder, Rize valisi Kasım Esen’in gayretleriyle
sanırım öyle bir  misyon için şimdiden  hazırlanıyor.

 

Ayder’de kardan adam şenliklerinin de yapılacağı  gün çok güzel bir güneş var ama yollar da bir önceki gün yağan karlarla kaplı. Buzlanmış Yollarda kalan araçlar, iş makinalarının yol açma çabaları, işyeri sahiplerinin kar temizleme gayretleri derken bir güzel yoğunluklu günü kaplıca sularında yorgunluk atarak gideriyoruz.

 

Yöre insanının samimi ve sıcakkanlı yaklaşımlarıyla her geçen gün gelişen Çamlıhemşin, şüphesiz görülmesi gereken bir ilçe..Hele Fırtına vadisi üzerinde bulunuyor olması, aynı anda Kaçkar dağlarının müdavilerinin de rehberlerinin bulunduğu çevrecileriyle ünlü bi ilçe. İkizdere yolunda İyidere üzerinde bir köprüde vardı çevrecilerin itiraz içeren bir afişi.Köprüye asmışlardı. Orada “derelerimize dokunmayın, huzurumuzu kaçırmayın” diyorlardı. Bu, dereler üzerinde yapılan Hidrolik santrallere karşı uyarıydı. Afiş, elbette tartışılır.Bu olaya nereden ve nasıl baktığınızla alakalı bir olay tabi.

 

Çamlıhemşin’de bir kahvehanede çay içerken vatandaşın biri, köyün tam girişine bir tabela yapıp asacağını anlatıyordu arkadaşlarına.o tabelaya da “bu köye dışarıdan gelen başkası giremez” diyecekmiş,Bu “başkası” dediği yabancılar değil, yani tursitleri kastetmiyormuş, misafirler de değilmiş kastettiği, o o çevreden olup da dışarı giden gurbetçileri kastediyormuş meğer..”biz bekçilik yapacağiz, sonra onlar gelecek, buradanik diyecekler, onları koymamak lazım buralara” diyerek, göç eden hemşerilerine göndermelerde bulunuyor.

 

Şüphesiz Karadeniz Sahil yolunun açılmasıyla karadenize geri göç yaşanması konuşulur olmuş bölgede tüm kahvelerde. İşte o vatandaşın konuşması böyle bir içerikten alınmaydı. Yol bir medeniyettir ve bu gerçekleşecek, beklentiler çok büyük, umutlar hep yolun bitimine saklanmış, bir beklenti var haklı olarak. Bu beklenti, elbette bölgeye gelecek olanların artmasıyla bölgenin canlılık kazanması temeline dayanıyor ve belki de “ ne yapabiliriz, geç kalmamak için şimdiden” arayışlarının da bir seslendirilişi.

 

Sarp’ta o gün bir resmi heyet trafiği yaşanıyordu. Kalabalık bir grup vardı Sarp Gümrük kapısında. Türkiye-Gürcistan arasındaki yılda iki kez yapılan hudut komiserleri toplantısı varmış ve Artvin Valisi Cengiz Aydoğdu ’da Türk heyetine başkanlık ediyordu. Hopa-Sarp sınır kapısı arasındaki yolda bazı heyelanlar nedeniyle yol yer yer tek şeride düşüyor. Zaten bu yolda aşırı bir trafikte yok. Sarp sınır kapısından geçecek araçların oluşturduğu kuyruk, tünel içine kadar uzayabiliyordu.

 

Karadeniz sahil yolu, bölümler halinde ihale edilerek çok sayıda inşaat firmasının üstlenerek aynı anda yapılan bir dev projeydi. Bu yolun teknik ayrıntılarından çok bir yolcu açısından ne alam ifade edebileceğine değineceğiz. Yoldaki çalışmalar artık çevre düzenlemesi , trafik işaretlendirmeleri veya istinat duvarları yapımı şeklinde sürüyor. Yer yer şehir geçişlerinde hala tamamlanmayan kısımlar bulunuyor ama bunlar trafiğin aksamasına yol açmıyor.

 

İlk gün Sarp, Kemalpaşa, Hopa, Arhavi, Fındıklı, Ardeşen,Pazar, Çayeli ve Rize’ye geliyoruz. Yol boyunca fotoğraflarda çektiğimiz için birazda sağa sola zaman ayırıyoruz. Rize’de sahil yolu üzerinde yapılan balıkçı lokantalarında taze balık yiyoruz mesela ve balıkçı lokantalarının  Karadeniz sahilindeki yerleşim yerlerinde yeterince olmadığını ve bunun büyük bir eksiklik olduğunu gözlemliyoruz. Rize’de bu eksiklik giderilmiş ve kente ayrı bir güzellik katmışlar. Tüm balıkçı lokantalarının sahiplerini kutluyoruz. Aynı duyarlılık ne Trabzon’da ne Giresun’da Ordu’da ne  de Samsun’da yok.

 

Rize, Derepazarı, İyidere, Of, Sürmene ve  Araklı arasında sorun yok yol güzergahında ama Araklı’da  viyadük ve Tüneller henüz tamamlanmamış. Kalecik’ten sonra Arsin, Yomra, Trabzon, Akçaabat, Çarşıbaşı, Vakfıkebir, Beşikdüzü, Eynesil, Görele arası gayet güzel. Tirebolu’da eski yolla devam edilen kısa bir bölüm var. Espiye, Keşap bağlantılarıyla tamamlanmış durumda. Giresun, Bulancak,Piraziz, Gülyalı,Ordu arasında da herhangi bir eksik yok. Ordu-Perşembe arası tamamlanmış ama zaten Ordu’nun çıkışından itibaren sahilden kopuyor ve Bolaman virajlarının olduğu o 42 kilometrelik yolun 27 kilometreye düşürüldüğü Tüneller yoluna giriyorsunuz. Burada 5 ayrı tünel var ve Türkiye’nin 3 bin 820 metre uzunluğundaki en uzun tüneli olan Nefise Akçelik’te bu tünellerden biri sadece.

Tüneller bölgesinden geçerken yapılan çalışmaların ne denli büyük işler olduğunun farkına varıyorsunuz. Hem görsel ve hem de fiziksel olarak bunu yaşamak ayrı bir dudu. Tehlikeli ve yanıcı madde taşıyan  ağır  tonajlı araçların tünellere girişi otomatik sistemlerce engelleniyor ve onlar eski yola yönlendiriliyor. Size tünellerin girişinde  radyolarınızı  tünellerde açmanız  öneriliyor. Herhangi bir …….……..yazının devamı için tıklayınız

Yorum bırakın