Trabzon’dan Tiflis’e

 

Tao’culardan değilim ama Lao Tau’nun “İyi bir gezgin rotasını önceden çizmez
ve varmayı amaçlamaz” sözünü bilmeden de benim karakterim zaten böyle
emrediyordu! Tiflis yolculuğu için teklif aldığımda önce “yok” dediydim
nazikçe, misafirlerimiz vardı zira, geç kalırım, onları uğurlayamam sandım
ama sonra ben açtım telefonu, “tamam, tamam geliyorum, saat kaçta geleyim”
dedim ve gerisi zaten geliverdi. Trabzon’dan kalkan çok tanınan bir firmanın
otobüsü ile ikinci kaptan olarak yol boyunca  en öndeki hostes koltuğunda
oturdum. Böylesi ikinci kaptanlığı ilk kez yaptığım için meğer otobüs
şoförlerinin uyuduğu merdiven arasındaki yatak kısmına birinci kaptan “git,
istirahat et” dediyse de hiç gitmedim. Uyuyamazdım zaten hem gezginin
uykuyla işi mi olur?




Ünlü gezgin Evliya Çelebi’nin 17. Yüzyılda (1647) ziyaret ettiği ve
“Camileri ve ulemalarıyla Müslüman bir şehir” diye anlattığı Gürcistan’ın
(Georgia) Başkenti Tiflis (Tbilisi)’e ilk kez gidiyordum. Akşam saat
20.00’de Trabzon’dan hareket etmiştik, otobüs tam anlamıyla doluydu.
Genellikle Gürcü, Azeri, Ermeni yolcular ağırlıklı bir güzergah olunca
otobüsün hostesleri de Türkçe de bilen bayandı. Gece yarısı vardığımız Sarp
sınır kapısından beklemeden sorunsuz geçtik, sadece bavul ticareti yapan bir
Gürcü bayanın eşyalarının gümrük işlemleri uzun sürdü, burada zaman kaybımız
oldu! İlk molamızı Batum’da Metro Turizmin sahibi Galip Öztürk’ün yaptırdığı
yeni Otogar ‘da veriyoruz. Henüz tam faaliyete geçmemiş ama modern bir tesis
ama henüz hizmetlerde bir standart yok. Batum’a daha önce birkaç kez
gitmiştim, Kobuleti de dahil ama oradan ileriye geçmemiştim.
sioni katedrali


Eee otobüste ikinci kaptan olarak Sarp sınırını geçip, Acara Özerk bölgesi
Batum’u, Kobuleti’yi geçtikten sonra asıl Gürcistan başlıyordu. Tabi sık sık
kahvelerimiz geliyor keyifle yol alıyoruz. Özürgeti – Chokhatauri arasında
ilk olarak yol kenarlarında her yüz metrede ışıklı ışıksız haç işaretleri
dikkatimi çekiyor. Samtredia – Zestafoni – Khashuri – Agara güzergahındayız.
Otobüste Kutaisi yolcusu olmayınca kaptan Muammer’in “Çevre yolu” dediği ama
tabelalardaki yeşil yön tabelalarıyla otoban sayılan yoldan, yani Kutaisi’ye
20 km uzaklıktan geçiyoruz. Borjami ve Gori iç kesimde kalıyor. Dönüşte
Khajalia- Supsa – Ureki – Natanebi güzergahını kullanıyoruz.

 Gece boyu, Dvabzu , Nagomari ve Chokhatauri arasında seyrederken
kurbağaların vıraklamaları o bölgelerin sulak alanlar olduğunu anlatıyor.
Bir ar…….……….
yazının tamamını okumak için tıklayın