Çoruh Nehri buz, Ovit yol vermez!

Kar kış kıyamet ama olsun, evde oturmaktan iyidir yol almak. Çok mantıklı değil ama şartlar zorlayınca da insan denemeye değer diyor. Aslında bu fikri veren de eşimdi ama babama çaktırmadık. Yola çıktığımız da gece yarısına yarım saat vardı. İlk olarak etapta gideceğimiz yol 110 kilometre idi ama dağları aşacaktık, toplam da 552 kilometrelik bir yol vardı önümüz de, dağ, bayır da cabası. Üstelik kar vardı ama yolun açık olduğunu, Salmankaş tünelinin tamamlanmış bir tüpünden gidiş-gelişin yapılabiliyor olduğunu biliyorduk. Aşağıdaki levha da “kar ve tipi nedeniyle yol ulaşıma kapalıdır” diyordu ama bu uyarı yolu bilmeyen ve belki ilk kez kullanacaklar için tedbiren konulmuş olmalıydı diye düşündük ve yol almaya başladık.

 

Yaşlı anne ve babam böylesi yolculuklar için pek hazırlıksızdı ama üç oğullarıyla da aceleye gelmiş ani bir geziye çıkmaya da karşı gelmediler. Kaşıkçı, Ağanas, Bifara, Dağbaşı derken Çatak’a vardığımızda kar bizi karşıladı. Gerçi yollar da değil ama Karadere vadisinin yamaçların da ve çam ağaçlarının karla kaplı olduğu yol boyu sakindi. Sadece Tilkibeli ‘n de yola yuvarlanmış kayalara dikkat etmek gerekiyordu. Yol sakin olunca da sıkıntısız aştık Tilkibeli virajlarını ve Pazarcık’a vardığımızda artık hem iklim değişmeye başlıyor ve hem de Bahçecik’te Trabzon il sınırlarından çıkıp Gümüşhane il sınırlarına geçiyoruz. Yolda kar var ama hafif rüzgar da uçabilen toz halinde serpinti  kar ve buzlanma var. Allah’dan aracımızın lastikleri hem kış lastiği hem de yeni. Gezge yol ayrımında heyelan olmuş, güzelim asfalt yol kaybolmuştu. Artık uzunluğu 4 kilometrelik iki tüplü Salmankaş tüneline geliyoruz. Yol tek şerit ama bakımlı, yeni bağlantı yolundan Tünele varıyoruz. Yaz mevsiminde tünel çalışmalar nedeniyle sivil ulaşıma kapatılıyordu ama bu kez Salmankaş dağı kar nedeniyle geçit vermeyince Tünelin tek tünelini asfalt ve yol çizgileri ve tünel içi ışıklandırmaları da dahil hazır hale getirip trafiğe açmışlar. İlk kez asfalt haliyle tünelden geçerken annem Necati’ye, “Saate bak bakalım kaç dakika da geçeceğiz tüneli” diyor ama zaten o sıra tüneli yarılamıştık.
nehir buz tutmus

 

Salmankaş Tüneli çıkışın da hemen karşımız da Karaburga dağı ve ziyaret tepesindeki kayalardan yapılmış şehit anıtları karla kaplı halleriyle karşılıyor bizi. Hava açık ama her yer beyaza bürünmüş, tünele girmeden eksi 9 derece olan sıcaklık tünel içinde eksi 4 derece idi ama tünel çıkışında eksi 12 oldu, aşağıya indikçe de o gece eksi 22 dereceyi Yukarı kirzi ve Arpalı’da. Orası, Aydıntepe’nin de bulunduğu ovaydı. Saat gece yarısını çoktan devirmiş bir sonraki günün ilk saatlerin de vardık Bayburt’a. Geceyi Bayburt’ta geçirdik, Bayburt’ta eksi 15’ti. Kaptanımız Ömer, “sabah erken kalkıp yola girmeliyiz, hadi yatalım” dediğin de saat 03.30’du. Yattık. Sabah kahvaltıya yeğenlerimiz Elif ve Bedirhan’ın çağrısı ile kalktık. Nefis bir sabah kahvaltısından sonra bu kez ilk kez gurbete çıkan eğenimiz Yunus’u ziyaret etmek için İspir’e doğru yola çıktık. Bayburt’un içerisinden geçen o koskoca Çoruh Nehri, burada kısmen buz tutmuştu. Bayburt- İspir yolu pek işlek değil, bu bizim seyahatimizi de kolaylaştırdı. Yol da yer yer buzlanma ve kar var ama gayet dikkatlice seyrediyoruz. Yaz ….………. yazının tamamı için tıklayınız
By karadenizolay haberler içinde yayınlandı

Yorum bırakın